|
|
| L o v e and D e a t h † | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
D'arcy Xenia McBriant Kehanet Profesörü
Belirgin Özellikleri : Belirsizlik *-* Nerden : Aslında ben burda yokum - bu fizik Mesaj Sayısı : 136 Kayıt tarihi : 06/09/10 Galleon : 94
| Konu: L o v e and D e a t h † Salı Eyl. 07, 2010 9:28 pm | |
| Times meydanında koşuşturan insanlar... Hepsi bir sebep uğruna sabahtan akşama kadar koşuşturuyorlar. Hayat bundan mı ibater sadece. Bir tutam para için hayatını harcaman. Hayat kısa değil mi? Eğlenmek için... zevkler için... En önemlisi yaşamak için hayat kısa değil mi? Peki ya o çocuklar; babaları tüm gün işteyken ve anneleride çalışıyorsa onlara sevgiyi kim verecek. Bakıcı mı? Yapay acı bir sevgi verir bakıcı sadece. Ya o insanlar gerçekten işlerini seviyorlar mı yoksa ailelerine iyi bir hayat sürmek için mi onlardan uzak kalıyorlar? Mutluluk kavramı; çok mu uzak bize şimdi? Bir küçük tebessüm bile büyütürken içimizdeki mutluluğu, neden somurtuyor bu insanlar? Köşe başında elinde poşetlerle bekleyen yaşlı teyze. Evde bekleyen kimsesi yokken o eve gitmek ister mi hiç? Yaşlılığında ona yoldaş olacak kişiler yokken... Ya şu ilerideki sırtında çanta olan küçük çocuk. O küçücük boyunla belki çoğu badireyi atlatmak istedin. Hayatın ezici tavırları altında kalmamak için kötü oldun. Kötü birşey yaptığında bunun kötü olduğunu söyleyecek bir büyüğün yoktu yanında belki. Peki ya sonra...? Hayat kimin için hayat? Şu hayatı tam tadına vararak yaşayan birisi var mı bu dünyada? İleride arkadaşlarıyla bir kafede oturan sarı saçlı kız. Gülüyor, eğleniyor... Ama gerçekten içide öyle mi? Gözlerinden okunanlar onu göstermiyor ama. Eskiden beri gelen gelenekler; noel günleri, şükran günleri... Sadece onlar birleştirir oldu bizi. Belki aile bireylerini bile... Yada bir ölüm. Evet bir ölüm. Aniden gelip soğukluğunu hissettiren duygu, yanlızlığın yanında olduğu duygu, yapacağın çok şey varken bırakıp gitmek bu dünyayı. Ne kadar acı değil mi? Peki o dünyada tatmak istediğin duygu eline paranın değdiğinde hissettiğin duygu mu? Benim böyle düşünmem çoğu insan tarafından kötü karşılanır belki. "Senin tuzun kuru. Zengin bir aileden geliyorsun ve elin paradan kurtulmuyor." Ama hepsi o değil. Kimse bunu anlamak istemiyor. Sevgimizi bile aksattırıyor bu çalışma stresi. Sevdiğin kadına / adama bile vakit harcayamıyorsun artık.
D'arcy tüm bunları düşünürken yürüyordu times meydanında. Hava kapalıydı ve hafif esen rüzgarla birlikte yüzüne vuran yağmur damlaları kendine getiriyordu onu. Düşünüyordu... Sadece düşünüyordu... O times meydanı kalabalığının yanında olmadığını hissederek düşünüyordu. Sadece kendisinin olduğunu... Hava yavaş yavaş kararıyordu. D'arcy ise boş gözlerle ileri bakarak yürüyordu sadece. Neden yürüyordu bilmiyordu. Nereye yürüdüğünü... Etrafındaki kalabalığa bir göz gezdirdi. Elinde telefonla sürekli konuşan insanlar vardı. Hepsi hızlı adımlarla bir karınca sürüsü gibi yürüyordu. D'arcy ise onların arasında trafiği aksatan bozuk bir araç gibiydi. Bunu umursamıyordu. Bir kafenin önüne geldiğini farketti. Havanın serinlemesi, rüzgarın ve yağmurun hissettirdiği soğuk duygu onu kafeye gitmeye zorladı. Kapıyı hafifçe itakleyerek açtı. uzun süre içeri baktı. Köşede birisi New York Times okuyordu. Önünde bulunan kahves,nden her yudum alışında etrafı izliyor sanki birini bekliyordu. Diğer tarafta oturan bir yaşlı bayan oturuyordu. Üzerinde giydiği cesur kıyafetle kendini gösteriyordu sanki. Parmağında onlarca yüzük vardı. Yönünü boş bir masaya çevirmişti D'arcy. Pencere kenarında bulunan bir masaya. Sakin ve emin adımlarla ilerliyordu. Bir anda bir garsonla çarpıştı. "Özür dilerim efendim" diyerek gülümsedi kızıl, kısa saçlı garson kız. Yirmili yaşlarda ve beyaz tenli. Hafif bir ingiliz aksanı kullanmıştı. D'arcy seviyordu ingiliz aksanını. Kendisi bir amerikandı ama ingiliz aksanı hoşuna giderdi. "Ben özür dilerim" diyerek karşılık vermişti D'arcy aynı tavırla. Yönünü boş masaya yönelterek ilerledi. Üzerinde bulunan ince ceketini çıkardıktan sonra masanın üzerine koydu. Masanın üzerinde kafeye ait birkaç parça eşya vardı. Sakince oturdu ve ellerini birleştirerek çenesinin altına alıp etrafı izlemeye başladı.
LOVE AND DEATH
Karşıda boynuna asmış olduğu kartonda bu yazılıydı yaşlıca bir adamın. Nedenini anlayamadan bakıyordu D'arcy o kartona. Gözleri dolmuştu. Bir damla gözyaşı yanaklarından aşağı süzülürken düşünüyordu. Aşk... Ne demekti aslında? İnsanlar neden aşık olurdu yada neye aşık olurdu. İlk görüşte aşk? Var mıydı bu gerçekten? D'arcy sevdiği bir kızla burada tanışmıştı. Yine bu oturduğu masada. Bir yıl önce. Dışarıda soğuk bir hava vardı ve yağmur hızlanmıştı. D'arcy yakındaki kafenin bu olduğunu gördü ve kendini içeri attı. Yağmurdan kaçan çoğu kişinin buraya girdiğini görmüştü. Masalar doluydu. Ancak şuanki oturduğu masada o zaman bir kadın oturuyordu. Kahverengi dalgalı saçları omuzlarında aşağı uzanmıştı. BEyaz teninin üzerinde belli belirsiz duran çiller ve saçlarıyla uzumlu açık kahverengi gözleri... Yavaşça yaklaşmıştı D'arcy "Oturabilir miyim?" Karşıdan ise insanı büyüleyici bir ses gelmişti "Elbette" Gülümsemesini yüzüne oturtmuştu kadın ve sessizce dışarıyı izliyordu. "New York'un yağmuru" dedi kadın D'arcy'e bakarak "Çok sert oluyor" "Evet " diyebilmişti D'arcy. Gözlerini kadından alamayarak. Farklı birşeyler hissetmişti. Anlam veremiyordu. Aşk mıydı bu? Ona bakıyordu sadece. Şu an yanında sadece onun olmasını istiyordu ve sadece az önceki sesini duymak istiyordu. Yanaklarından aşağı yüzülen birkaç tel saçı kenara itmişti eliyle kadın. Yüzü tamamen açıktı ve pürüzsüzdü. Bir insanın kişiliğini görmeden. Sadece ona bakarak ve sesini duyarak aşık olabilir mi insan? D'arcy o durumdaydı. Karşı koyamadığı bir duygu ele geçiriyordu tüm bedenini. Hızlanan kalp etışlarına hakim olamıyordu. Belki bir sevgilisi vardı kadının ve belkide evliydi. Daha tanışmamışlardı bile. "D'arcy, Adım D'arcy" dedi elini karşısındaki bayana uzatarak "Memnun oldum. Bende Kate" diye cevaplamıştı karşıdaki güzel bayan D'arcy'nin elini sıkarak. İngiliz aksanı vardı. Sanırım ingiliz diye düşündü D'arcy. "Afedersiniz birşey sorabilir miyim? İngilizsiniz sanırım?" dedi merak dolu gözlerle. "Evet ingilizim" dedi gülümseyerek güzel bayan "Çillerimden mi anladınız. İngilizlerin baş belası. BEyaz ten üzerine serpilmiş çiller" dedi hafif bir şekilde kıkırdayarak. D'arcy bu gülüşü herzaman yanında görmek için herşeyini verirdi şu an. "Ah! Hayır çiller... çok yakışıyor size" "Teşekkür ederim" Hafif bir sessizlik oldu. Daha sonra Kate konuşmaya devam etti. "New York'un en sevdiğiniz anı ne? Yani yağmurlu, karlı yada herhangi?" D'arcy düşünmeden cevap vermişti "Bu an zirveye tırmanıyor" Hafif bir gülümseme olmuştu Kate'in yüzünde.
D'arcy az önce çarptığı garson kızdan gelen sesle kendine geldi ve yanağındaki yaşı silerek ona döndü. "Ne istersiniz?" "cafe latte lütfen" diye kısa ve öz bir cevap vermişti garson kıza. Kız arkasını dönüp ilerlerken D'arcy dışarıyı izlemeye devam ediyordu. "Çok naziksiniz" diye cevap vermişti Kate. Yüzünde oluşan gülümsemesi gözlerinde de hissedilebiliyordu. Aşk bu diye düşündü D'arcy. Aşk tamda bu. Tanımadığın birisine karşı hissettiğin ilk heyecan. "Amerikaya neden geldiniz?" diye sordu meraklı gözlerle D'arcy. "Bir dergide çalışıyorum ve burada fotoğraf çekimi yapmak için geldim. Bir fotoğrafçıyım ben" demmişti Kate. Uzun süre konuştular. her dakika, her saniye birbirlerine dahada yakınlaşıyorlardı sanki. Konuşmanın sonuna gelmişlerdi artık. Havanın biraz daha düzelmesi sonucu Kate kalkacağını belirtti. "Benim artık gitmem lazım. Tanıştığımıza memnun oldum" dedi ve ayağı kalktı. Aynı tavırla D'arcy de ayağa kalktı ve "Bende memnun oldum. ah! telefon numarınızı alabilir miyim?" "Tabi" diyerek yanıtladı Kate ve numarayı yazım D'arcy'e verdi. Daha sonra arkasını dönüp gülümseyerek kafeden dışarı çıktı.
Ardından bir fren sesi... Bir çığlık... Yerde yatan güzel bir bayan...
D'arcy gülümsemesini birden kersi ve arkasına döndü. Ağzından dökülen bir kelime vardı sadece "KATE!"
D'arcy garsonun cafe latte'yi getirmeyisle tekrar kendine geldi. Gözyaşları sıklaşmıştı. "Teşekkür ederim" dedi ve elleriyle gözlerini sildi. Bir yıl önce, tam burada, bir bayanla tanışıyor ve tanışmasından birkaç dakika sonra o kişi ölüyor. D'arcy uzun süre elinde tuttuğu fincanla dışarıyı izledi gözü yaşlı bir biçimde. Artık düşündüğü tek birşey vardı "Kate...!" - Spoiler:
RPout = Katılmak isteyen PM atsın lütfen ^^
| |
| | | Persephone Eliza Ogden Gezgin
Belirgin Özellikleri : Soğuk tavırları Mesaj Sayısı : 163 Kayıt tarihi : 07/09/10 Galleon : 65
| Konu: Geri: L o v e and D e a t h † Salı Eyl. 07, 2010 10:46 pm | |
| Her ne olursa olsun, hayat devam ediyor unutma... Giden gitti, kalan kaldı . Bir başınasın şu dünyada!
Annesi bir senedir kayıp olan bir genç kız bu kez asosyal bir karakteri oynuyordu sahnede. Kendine işkence eden, geceler boyu ağlayan bir kızı .... Bir sene boyunca kendini dört duvara hapsetmiş ve sadece erzak için dışarı çıkmıştı siyah cübbesi ile sokaklara. Hayatın hala devam ettiğini anladığı zaman ise pek uzun sürmemişti kendini toparlayışı.
Bunlar bana çok tanıdık geliyordu. Meğersem şu anki halimle alakası olmayan bir rolü oynamışım zamanında. Ne kadar da komik geliyor bazı şeyler. Özellikle de geçmişten koparılan derin izler... Sizlere kendimi kısaca tanıtayım. Ben Persephone Eliza Ogden adında, henüz yirmi iki yaşında olan bir kızım. Masmavi gözlerim ve omuzlarımdan aşağıya süzülen dalgalı saçlarımla mükemmel bir uyum içerisinde olan bronz bir tene sahip genç bir kızım. Dürüst olmak gerekirse kendini beğenmiş, sürtük ve merhameti olmayan bir cadıyım. Bazılarına annem için tuttuğum yas garip bile gelebiliyor. Aslına bakılırsa ben de garip buluyorum ... Duygusallık, kendimi bildiğim andan itibaren asla benimle olmamıştır bu dünyada. Ve her zaman yalnız kız olmayı tercih etmişimdir. Muggle'ların bir lafı vardır, belki bilirsiniz. " Sık dokuyup ince elemek." Çevremde yer alacak olan insanları işte bu şekilde seçiyorum ben. Muggle soyundan gelmeme aldırış bile etmeden çevremde olmak isteyen büyücülerin sayısı beni her zaman şaşırtmıştır. Bilmiyorum erkekler belki sürtüklüğüme geliyordur ama kızları hiç bir zaman anlayamamışımdır. Belki de cinsellik konusunda aralarında kızları tercih edenlerde vardır, değil mi ?
Her neyse, kendimi size bir karakter sayfası oluşturacak kadar fazla anlattım sanırsam. Şimdi sizi kendi dünyam davet ediyorum. Düşüncelerimden uzak olan, gerçek dünyaya ...
Kendimi toparladıktan sonra belli bir yere bağlı olarak çalışmak istemiyordum artık. Bu nedenden dolayı gezgin olmaya karar vermiştim. Ve bugünkü durağım New York'ta Times meydanıydı. Midemde oluşan bir gurultuyla tabelasına bile bakmadan bir cafeye yönelmiştim. Az önce de size bahsettiğim gibi, muggle soylu olduğum için buraya uyum sağlamak gayet basit bir şeydi benim için. Oysa bazı büyücüleri buralada gördüğümde direkt anlayabiliyordum ne olduklarını, ne kadar amatörce ...
Cafe'ye girdiğim an gözlerimi etrafta süzmeye başladım, boş bir masa var mı/ yok mu ?öğrenmek için. Fakat gözlerime çarpan şey bir masa değil, kişiydi. Ortalıkta tıpkı bir zavallı gibi ağlayan tanıdık bir simâ. Kendisine sürekli "X" olarak hitap edilmesini isteyen eski bir ... -uhmm adını koyamıyorum. Arkadaş ve dost sözcüklerini herkese kullanamazdım. Sanırsam eski flörtüm uygun kelime olur.- Bu tanıdık kişinin, yani X'in masasına yöneldim yavaş adımlarla ... Dolgu topuk ayakkabılarımın çıkardığı ses ile bazı kişiler gözlerini bana dikmiş ve mini kot şortumla mükemmel gözüken bacaklarımı süzmeye başlamışlardı. Ne diyebilirdim ki, ilgiye alışıktım.
- Zavallılar gibi ortalık yerde zırıldamayı bırak istersen, X. | |
| | | D'arcy Xenia McBriant Kehanet Profesörü
Belirgin Özellikleri : Belirsizlik *-* Nerden : Aslında ben burda yokum - bu fizik Mesaj Sayısı : 136 Kayıt tarihi : 06/09/10 Galleon : 94
| Konu: Geri: L o v e and D e a t h † Salı Eyl. 07, 2010 11:12 pm | |
| Gözünden akan yaşları masada duran peçete ile siliyordu D'arcy. O geçen bir sene içinde hiçkimseye yaklaşmamıştı ve bunu düşünmüyordu da. Neden kendini sadece iki saatlik konuşmayla tanıdığı birine KATE'e bu kadar bağlamıştı? Ta ki Kate bir büyücü bile değildi. D'arcy için büyücü muggle farketmezdi. Hissedilen duygular herkeste aynıdır diye düşünürdü. Elinde bulunan fincandaki cafe latte'den bir yudun daha aldı. Boğazından aşağı indiğini hissederken gözünden gelen yaşlara hakim olamıyordu. Çevrede bakan biri var mı diye etrafıda izlemiyordu. Hiçkimse umrunda değildi. Şu an burada gördüğü insanları birdaha nerede görecekti ki? Pencereden dışarı baktığında yağmurun hafiften hızlandığını hissetti. Onun için yağmurda yürümek gibisi, yoktu ama şu an önünde bulunan cafe latte'sini içip sakinleşmek istiyordu. Çevrede koşan insanlara baktı. Neden koşuyorlardı ki? Yağmurdan kaçılır mı? Islanmamak için koşuyorlar ama koştuklarında daha çok ıslandıklarının farkında değiller. Fincanı masaya bırakırken tanıdık bir sesle irkilerek sesin geldiği yöne çevirdi kendisini.
- Zavallılar gibi ortalık yerde zırıldamayı bırak istersen, X.
-Persephone
Gözünden akan yaşları önündeki peçeteyle hemen sildikten sonra Persephone'un süzdü baştan sona. Omuzlarından aşağı süzülen kahverengi saçlarıyla uyumlu beyaz tenini inci gibi parlayan mavi gözler tamamlıyordu. Pürüzsüz bir yüze sahipti. Herkesin baktıktan sonra birdaha bakmak isteyeceği bir fiziğe sahipti. Dolgun dudakları ardından görünen bembeyaz dişlerini gizlemeye yazdım ediyordu. Altına giydiği mini kot şort sayesinde görünün pürüzsüz bacakları insanı kendinden geçiriyordu. Uzun ve pürüzsüz... Her hattı kendini gösteren vücuduyla karşısında duruyordu. Bu kadar mükemmel bir fiziğe ve güzelliğe sahip birinin kişiliğinin o denli ters olması çelişkili bir durum. Yalnızlığı ve çevresindekilere acı çektirmeyi seven bir kişiliğe sahip. Ravenclaw mezunu birisi nasıl böyle olabilir ki? Bundan dokuz yıl önce; D'arcy Hogwarts'ta beşinci sınıfa giderken Persephone üçüncü sınıftaydı. Aralarında başlayan yakınlaşama ileriki zamanlarda kavgaya dönüşmüştü. Çünkü D'arcy Persephone'un tavırlarını sevmiyordu. Slytherin düşüncesi barındırıyordu ara sıra ve bu D'arcy'nin hoşuna gitmiyordu. Aralarında çıkan tartışmalar sonucu kavgalı bir biçimde ayrılmıuşlardı ama nerede olursa olsun birbirlerini görseler herzaman konuşurlardı. Kavgalı olsada Şimdi aralarında birşey olmasada D'arcy Persephone'u unutamadı. Sonuçta eskiden yaşadıkları çocukça olsada taze olan kalbine işlemişti. Aradan dokuz yıl geçmesi ve Persephone'un daha da güzelleştirmesi D'arcy'nin aklını karıştırıyordu. Kim böyle bir kızla sevgili olmak istemez ki? Uzun süre bu şekilde donuk gözlerle baktıktan sonra konuşmaya başladı.
-Hah..! Omzunda ağlayacağım biri geldi en azından. Sanada merhaba Persephone. Otursana. | |
| | | Persephone Eliza Ogden Gezgin
Belirgin Özellikleri : Soğuk tavırları Mesaj Sayısı : 163 Kayıt tarihi : 07/09/10 Galleon : 65
| Konu: Geri: L o v e and D e a t h † Salı Eyl. 07, 2010 11:49 pm | |
| - Hah..! Omzunda ağlayacağım biri geldi en azından. Sanada merhaba Persephone. Otursana. - Bu omuzlar ağlama duvarı değil, X. Başka bir şey istersen olabilir ama.
Pişkin bir ifade vardı suratımda. Bunu hangi anlamda söylediğimi çok rahat anlamış olmalıydı, özellikle o sırıtışımdan sonra. Gülmek istemiyordum fakat dudaklarım istem dışı bir şekilde yanaklarıma doğru çekilmeye başlamıştı. İnci gibi parlayan dişlerimi göstermemek elde olamazdı benim için, bu yüzden de akışına bırakmaya devam ederek gülümseyebildiğim kadar gülümsedim.
Bir ara durulduğumu fark ettiğimde, konuşacak konuları düşünmeye başlamıştım. Dirseklerimi masaya koyarak, kenetlendirdiğim ellerime çenemi yaslayarak gözlerimi yukarılara diktim. Şu anki halimin bir fotoğrafını çekseler muhtemelen çizgi film kahramanların şu düşünme evrenelerinde, baloncuklu hallerine benzerdim. Konudan uzaklaşarak bu gibi şeyleri, her zaman olduğu gibi kendimi düşündüğümü fark ettiğim sırada bir şeyler konuşmak için neden düşündüğümü anlayamamış bir tavırda dudaklarımı büzüştürdüm. Tanrım, karşımda birisi ağlıyor ve ben kendi kendime konuşuyordum. Ne güzel ama! Tam da bana yakışacak bir hareketti bu.
" Neler oluyor D'Arcy? " Şu ana kadar ona Hogwarts'ta ki profesörlerden başka kimsenin D'Arcy dediğini duymamıştım. Nedensiz bir şekilde ona öyle hitap istemiştim. Bu hitap edişle birlikte sorduğum soruda yine sert, mesafeyi koruyan bir tonlama vardı. Endişe mi? Hayır, hayır. Hiç endişeli bir halde değildim. Sadece insanların, onları önemsediğimi sanmalarını seviyorum. İleride herkes işime lazım olabilirdi. Öte yandan, kendi oyunlarıma X'i alet edebileceğimi pek sanmıyordum ya, neyse ...
- It takes a night to make it done And it takes a day to make you young brother And it takes some old to make you young It takes some cold to know the sun It takes the one to have the other
And it takes no time to fall in love But it takes you years to know what love is And it takes some fears to make you trust It takes those tears to make it rust It takes the dust to have it polished
Dilime dolanan bu slowsu şarkı ile kendimi eski zamanlara kaptırmıştım X'in konuşmasını beklerken. Müzisyen günlerim, ne günlerdi ama! | |
| | | D'arcy Xenia McBriant Kehanet Profesörü
Belirgin Özellikleri : Belirsizlik *-* Nerden : Aslında ben burda yokum - bu fizik Mesaj Sayısı : 136 Kayıt tarihi : 06/09/10 Galleon : 94
| Konu: Geri: L o v e and D e a t h † Çarş. Eyl. 08, 2010 12:12 am | |
| - Hah..! Omzunda ağlayacağım biri geldi en azından. Sanada merhaba Persephone. Otursana. - Bu omuzlar ağlama duvarı değil, X. Başka bir şey istersen olabilir ama.
Pişkin bir ifade vardı suratında. Gülmek istemez bir tavır ama kendini tutamayan bir irade... İkisi birleşince yüzünde aptal bir sırıtış oldu Persephone'un. Dudaklarının saklamaya çalıştığı beyaz dişleri görünüyordu. Gülümsemek ona yakışıyor. Anlatmak istediği çok farklı şeylerdi ama D'arcy bunu düşünmüyordu. Karışında Persephone gibi güzel bir bayan olsada... Karşısına oturmuştu, dirseklerini masaya yerleştirdi ve ellerini birleştirerek çenesinin altına yerleştirip düşünceli bir tavır takınmaya başlamıştı. D'arcy sevmişti bu kızı. Okuldayken. Yakındı ona. Farklı binalarda olmaları önemli değildi. İstedikleri zaman görüşebiliyorlardı. İlk dönemler güzeldi. Ortak salonda masadan masaya bakışmalar, kütüphanede olan kaçamaklar, yasak orman kenarındaki yeşillik alan... Bir arada olmak ve konuşmak. Bu kusursuz hatları dokuz yıldır bozulmayan kadın. Onu öptüğüm gün hala aklımda; heyecanlıydım. Düşüncelerim bir anda silindi aklımdan. Sadece o vardı; o ve onun dudakları. Ancak aradan geçen uzun zaman kişiliğinin ortaya çıkmasını sağladı. Ravenclawdaki bir kız ama ruhu slytherin gibi hareket ediyor. Çektiği acılar belki onu hayata karşı acımasız yaptı. Farklı iki düşünce aradaki aşkı öldermeye yetmesede bitmesine neden olmuştu. Kaplte ise birkaç izden başka birşey kalmamıştı. Çizilen birkaç çizgi... D'arcy bunları düşünürken Persephone'dan gelen sesle irkildi ve gözlerini ona dönderdi.
" Neler oluyor D'Arcy? "
D'arcy demezdi Persephone. Genelde X. derdi ama şimdi ses tonuna uygun isim kullanmıştı. Soğuk ve kendinden uzak bir tavır. Sanki sen söylesende umrumda olmayacak, sadece konuşmak için konu açıyorum havası vardı. Kahverengi saçları kafenin kapısı her açılışında içeri giren rüzgar sayesinde dalgalanıyor ve pürüzsüz yüzüne değiyordu. HErbir tel ona dokunmak için yarış yapıyordu sanki. Kim bu bedene dokunmak istemez ki? Herkesin hayal ettiği bir fizik ancak ters bir kişilik. D'arcy elindeki fincandan aldığı bir yudun cafe latte'yi yuttu ve yönünü pencereye çevirdi yine düşünceli bir tarzda. Yeni tanıştığı ve aşık olduğunu düşündüğü kişi; tanıştığı gün bir trafik kazasında ölüyordu. Kadere inanıp inanmama arasındagiden D'arcy bunu neyle yorumlayacağını bilmiyordu. Kader diyordu kader belki bizim birleşmemizi istemiyordu. Ama onun canını alması gerekmezdi. Gözleri dolmuştu yine. neden birkaç saatlik tanıştığı biri için ağlıyordu. neden kendini ona bu kadar bağlamıştı. Derin bir nefes alarak Persephone'ye döndü.
"Bir yıl önce bugün" dedi ve durakladı "Burada biriyle tanıştım ve sadece iki saatlik konuşma bile ben, ona bağlamıştı. Ardından telefon numarasını aldım. Kız kapıdan adımını attı dışarı ve" duraksamıştı. Ağlamak istemiyordu "Bir araç ona çarptı ve orada öldü" dedi elindeki cafe latteden bir yudum daha aldı ve yönünü pencereye çevirdi. | |
| | | Persephone Eliza Ogden Gezgin
Belirgin Özellikleri : Soğuk tavırları Mesaj Sayısı : 163 Kayıt tarihi : 07/09/10 Galleon : 65
| Konu: Geri: L o v e and D e a t h † Çarş. Eyl. 08, 2010 1:37 am | |
| Suskunluğunla beraber gözlerine daldığımda, Anıyorum eskileri, geçmişimizi. İlk göz ağrıları unutulmazdır ya hani İşte sen benim ilk göz ağrımdın, sevgilim.
Yaklaşık iki dakikalık bir sessizlik sinir bozucu bir hâl almıştı, ilk defa. D'Arcy başını aşağıya doğrultmuş, bense onu izliyordum gizlice. Tam bir şey söylemek için dudaklarımı araladığımda, susmaya karar veriyordum aniden. Masanın üzerinde olan ellerimden birini onun yanaklarına doğru götürmek için uzanırken bir anda o eli yumruk haline getirerek geri çekiyordum sıkı bir şekilde. D'Arcy ile tam anlamıyla zıt kutupları oluşuyorduk. Onun ruhu bana, benim ruhum ona ait değildi belki ama bedenlerimiz birbirine ait olabilirdi. Belki onun olduğumu hissettirecek tek şeydi bu... Aslına bakılacak olursa bu beden zamanla çoğu erkeğin egemenliği altına girmişti bile. Kısacası tam anlamıyla ona da ait olamazdım. Tuhaf, ilk defa yaptığım sürtüklüklerin, kaybettiğim bekaretin pişmanlığını yaşıyordum. Bunu bana o yaşatıyordu, ilk göz ağrım.
Oysa ki çocukluğumuzda ne kadar da güzeldi. Henüz on üç yaşındaydım ve ilk öpücüğümü ondan almıştım. Sağ elimi sol göğsüme doğru götürerek kalbimin hızlı çarpışını dinledim eski günleri hatırlarken. Tıpkı o ilk öpücükte olduğu gibi, hızlı bir şekilde atıyordu kalbim. Adeta yerinden fırlayacaktı ... Tanrım, D'Arcy gerçekten de önemliymiş benim için.
" Bir yıl önce bugün " başını kaldırarak bana baktı D'Arcy bu sözleri söylerken. Dudaklarımı ısırarak gözlerine kenetlendim merak dolu parıldayan gözlerimle. Ve sözlerine "Burada biriyle tanıştım ve sadece iki saatlik konuşma bile ben, ona bağlamıştı. Ardından telefon numarasını aldım. Kız kapıdan adımını attı dışarı ve" sözcükleriyle devam etmesinin ardından duraksamıştı. Nefes alış-verişi değişmiş ve durmadan burnunu çekmeye başlamıştı. Bu kez aşağılama gibi bir şey düşünmüyordum, aksine içim burkulmuştu. Cümlesini bitirmesini bekliyordum aynı merak dolu gözlerle çok geçmeden sözlerini bitirmişti.
"Bir araç ona çarptı ve orada öldü" ses tonunda oluşan titreme ve dolu gözlerle tekrar başını kaldırarak cafe latte'sinden bir yudum aldı. Midemin gurultusu tekrar ortaya çıkmıştı ama bekleyebilirdi, dayanabilirdim birazcık daha açlığa. D'Arc'nin bu hâli yeterince canımı acıtmıştı. Ellerimi, fincanından ayıran elleriyle buluşturabilmiştim bu kez. Titremeye başlamıştım, gözlerimi kenetlediğim o gözlerden kaçırmaya başladım kalbimdeki ritmin artması ile birlikte. Bir an tekrar alaycı bir şekilde henüz iki saatte tanıdığı birine aşık olmasının ne kadar zavallıca bir durum olduğunu söylemek istemiştim ama yapamadım. Sustum, sadece sustum ve ardından D'Arcy'den tepki gelmeyince ürkek ellerimi geri çekmek için hamlemi yapmaya kalkıştım. | |
| | | D'arcy Xenia McBriant Kehanet Profesörü
Belirgin Özellikleri : Belirsizlik *-* Nerden : Aslında ben burda yokum - bu fizik Mesaj Sayısı : 136 Kayıt tarihi : 06/09/10 Galleon : 94
| Konu: Geri: L o v e and D e a t h † Çarş. Eyl. 08, 2010 2:06 am | |
| Konuşmasını bitirdikten sonra uzun bir sessizlik oldu. Kafasını sağa çevirip pencereden dışarı bakıyordu. Gözünden akan yaşlara hakim olmaya çalışıyordu. Persephone'un önünde oturup küçük bir kız gibi ağlayamazdı ya! Kendini sıkıyordu. Çok aptal bir durumda olduğunu düşünüyordu. Şu anda Persephone konuşmaya girip Sen bir zavallısın X. İki saat konuştuğun birine aşık olacak kadar zavallısın dese yeriydi. Zaten onda bu lafı diyecek kişilik mevcuttu fazlasıyla. D'arcy kendine engel olamamıştı. Kate'de onu çeken birşey vardı ve bunu açıklayamıyordu. Aşık mıydı? D'arcy'ye göre hayır yada evet. Karmaşa içerisindeydi. Tam bir kaos. Elinde bulunan fincanı masaya bırakmıştı ve elleri boştaydı. O anda Persephone'un sıcak ve narin ellerinin vücuduna deydiğini hissetti. Dışarıya bakan gözlerini önce ellerine ardından Persephone'un gözlerine yöneltti. Kalbi hızlı biçimde atıyordu. Eskiden çıktığı ve ilk öptüğü kıza bakıyordu. Geçmişi hatırladı birden. O hogwarts'ta geçen günlerini. Onun dudaklarına değen dudaklarını. Kanının hızlı aktığını hissedişini. Aynı duyguları besliyordu şimdide. Kalbi istemsiz bir biçimde hızlanıyordu. Aklından silinen düşüncelerin erine gelen tek şey Persephone'du. Onun o masmavi gözlerini D'arcy'den kaçırmaya çalışması ilk günlerini andırıyordu. D'arcy'nin tahmini dışında davranmıştı Persephone. İyi niyetli. Alaycı tavır olmadan. Özü iyi biri diye düşündü gözlerini ondan ayırmayarak. Özü iyi... Neden ayrılmıştı ki ondan? Hala içinde ona karşı kıpırdayan hisleri bastırmaya çalışmak yerine neden dışarı vurmuyordu şimdi. Hem Kate'i unutturabilicek tek kişi oydu şu an.
As sweet and musical As bright Apollo's lute, strung with his hair; And when Love speaks, the voice of all the gods Makes heaven drowsy with the harmony.
Ellerini geri çekmek için hazırlanırken Persephone, D'arcy buna izin vermemişti. Geri çekmeye çalıştığı ellerini sıkıca kavradı ve kendine doğru çekti. Elleriyle birlikte gövdeside D'arcy'e yaklaşmıştı Persephone'un. Bırakmak istemiyordu onun ellerini. O ellere yıllar önce sahipti ve şimdi tekrar o ellere sahip olmak istiyordu. İçinde yanan ateşi ve kalp atışının hızlı olması terlemesine neden olmuştu. Az önce düşündükleri yok olmuştu sanki aklından. Sakin bir biçimde ellerini tuttuğu Persephone'a dönerek
-Ellerimi bırakma. Sana ihtiyacım var P.
D'arcy ona eskiden böyle seslenirdi.
| |
| | | Persephone Eliza Ogden Gezgin
Belirgin Özellikleri : Soğuk tavırları Mesaj Sayısı : 163 Kayıt tarihi : 07/09/10 Galleon : 65
| Konu: Geri: L o v e and D e a t h † Çarş. Eyl. 08, 2010 2:44 am | |
| Hani daha çok animelerde görürsün ya, dostum. Göz bebekleri titrer heyecan ve şaşkınlık oluştuğunda. İfade edemezsin o anı, tarifi zordur. O minik kalbine umut serpilir, irkilirsin. Uzun zamandır hissetmediğin bir şeyle heyecanlanır verir yüreğin. Ve kendinden beklemediğin bir tavır ortaya çıktığında, şaşırıverirsin.
" Ellerimi bırakma. Sana ihtiyacım var P. " Gözlerimin dolduğunun farkındaydım, duygusallık bana göre değildi belki ama şu an buradaydım ve bunları yaşıyordum ... Her ne kadar inanması zor olsada. Ellerimi kendine doğru çeken D'Arcy kendini fazla kaptırmış olacaktı ki, bedenimide masadan kendisine doğru çekmişti ellerimle birlikte. Dudaklarıme değen nefesi, sadece on santim uzaklığımdaydı sanırım. Benim gibi bir sürtüğü böyle şeyler etkileyemez sanıyordum. Sadece bizim, muggle'ların filmlerinde olur sanıyordum bu sahneler. Aktörlerin sadece rol yaptığı sahneler, gerçek olabilir miydi ? Eğer şu anı yaşamasaydım asla inanmazdım bunlara. Kendi kulağımla duymadan ya da gözlerimle görmeden hiç bir şeye inanmazdım, böyle bir yapım vardı. Bu yüzden kolay kaptırmazdım kendimi fikirlere, duygulara ...
Ellerimi çekmeye çalıştım, çektim de fakat daha onun ellerinden kopamadan tekrar tuttum ellerini başımı eğerek. Beni istememeliydi ... İsteyemezdi çünkü asla ona ait olamazdım. Buraya asla gelmemeliydim diye düşündüm sonra. Alt dudaklarımı dişledim ve sustum. Dudaklarımı ısırırken bir yandan da ellerimi sıkmaya başlamıştım ve tabî D'Arcy'ninde ellerini sıkıyordum o sırada.
" Be-Ben. Ben yapamam, D'Arcy. Bu bedenin sana asla ait olamayacağını bilerek, yapamam hiç bir şey. Yaşadığım her saniye kendimden iğrenmek istemiyorum. Sana lâyık olamam biliyorum ... " Başımı hafifçe doğrulttum bu sözcüklerin dudaklarımdan çıkışını hissederken. O sırada Cafe'de yayılan müziğe kaptırdım kendimi. Hiç bir zaman şarkılarda sözlere önem vermezdim bu hayatta. Her zaman notaların beni yansıttığına inanırdım. Fakat bu kez sözleride sevmiştim. Zaten bildiğim bir şarkı olduğu için mırıltılarımla eşlik etmeye başlamıştım.
I tried to be perfect Bu nothing was worth it I don't believe it makes me real I thought it'd be easy But no one believes me I meant all the thing that i said | |
| | | D'arcy Xenia McBriant Kehanet Profesörü
Belirgin Özellikleri : Belirsizlik *-* Nerden : Aslında ben burda yokum - bu fizik Mesaj Sayısı : 136 Kayıt tarihi : 06/09/10 Galleon : 94
| Konu: Geri: L o v e and D e a t h † Çarş. Eyl. 08, 2010 3:08 am | |
| Tutuyordum ellerini. Vücudum alev alev yanarken hissediyordum onun kalp atışlarını. Yüzüme yaklaşan gözlerinde görüyordum heyecanı. Benim hissettiklerimi hissediyordu oda. Belki bir acı, belki bir mutluluk, belki bir haz, belki bir AŞK... Düşüncelerinde kaybolmak istiyordum onun; düşüncelerinde... Sadece onun bana ait olmasını istiyordum. Benimle birlikte olmasını, herzaman yanımda olup, her zaman ellerimi tutmasını. Ben buradayım demesini istiyordum. Düşüncesizce güveniyordum ona. Hala kalbimin bir köşesinde bulunan çizgilerin benim kaderimi belirlemesini istiyordum. O çizgilerin kader çizgim olmasını istiyordum. Masmavi gözlerinin gözlerime değmesini hissetmek; o bakışlarda kaybolmak istiyordum. Belki geç kalmıştım buna. Bunu yapmaya ama istiyordum işte.... Sadece istiyorum. Kate'i düşünüyorum. Persephone'unda onun gibi ellerimden kaymasını istemiyorum artık. Ona ihtiyacım var. Sadece ona. Kafede çalan şarkının sözleri çekiyor dikkatimi. Persephone'un yüzüne bakarak dinliyorum şarkıyı.
I tried to be perfect Bu nothing was worth it I don't believe it makes me real I thought it'd be easy But no one believes me I meant all the thing that i said
D'arcy bu düşüncelerle boğuşurken Persephone'un ona söylediği kelimeler yankılanıyor aklında.
" Be-Ben. Ben yapamam, D'Arcy. Bu bedenin sana asla ait olamayacağını bilerek, yapamam hiç bir şey. Yaşadığım her saniye kendimden iğrenmek istemiyorum. Sana lâyık olamam biliyorum ... "
Neden böyle diyorsun P. Seviyorum işte seni. Biliyorum sende beni seviyordun ve hala seviyorsun. Bunu o mavi gözlerinden anlayabiliyordum. Gözlerini her kaçırman, onları bana vermemen... Bu kadar zor olmamalı herşey. Aşk bunların üstünde değil mi P. diye geçiriyordu içinden D'arcy. Hepsini söylemek istiyordu Persephone'a
"Böyle yapma P. Biliyorum sende beni hala seviyorsun. Eski günlerdeki gibi. Bu tuttuğum el şu baktığım gözler eski günlerdeki gibi. Hiçbirşey değişmedi P." | |
| | | Persephone Eliza Ogden Gezgin
Belirgin Özellikleri : Soğuk tavırları Mesaj Sayısı : 163 Kayıt tarihi : 07/09/10 Galleon : 65
| Konu: Geri: L o v e and D e a t h † Çarş. Eyl. 08, 2010 3:30 am | |
| - Böyle yapma P. Biliyorum sende beni hala seviyorsun. Eski günlerdeki gibi. Bu tuttuğum el şu baktığım gözler eski günlerdeki gibi. Hiçbirşey değişmedi P. - Anlamıyorsun değil mi?! Sana ait olamam diyorum. Ne derece sürtük olduğumun hala farkında değilsin sanki!
Ellerimi çektim ve el çantamdan çıkarttığım siyah lastik bir toka ile saçlarımı dağınık bir şekilde topladım. Ter basmıştı ani bir şekilde, ruhum ise kendi içinde çatışıyordu. Olmadığım bir karaktere bürünmüştüm az önce, başkalarını düşünebilen, duygusal birine ... Oysaki gerçekte böyle değildim, bu nedenden dolayı da küçük çaplı bir karakter çatışmasına düşmüştüm.
X'e söylediğim son sözlerin ne derece sert, şiddetli olduğunu düşünürken duyduğum pişmanlığı gözlerimden okuyabilirdi herkes. Fakat bunlar gerçeklerdi ve ben her zaman gerçek dünyanın acımasızlığı ile yaşıyordum. Biraz da başkalarının gerçekleri tatmasında sakınca görmediğim için böyle ani bir şekilde suratlarına yapıştırabiliyordum. Bu acımasızca görünebilirdi lâkin bu yaptığım bir iyilikti... Gerçeklerin acımasızlığına alışmayan bir insan, bu dünyanın zorluklarına katlanamazdı.
" Hem... Ben her şeyi bıraktım ardımda. Haftada bir yer değiştiriyorum, şehirler hatta ülkeler arası gezinip duruyorum. Yerleşik bir yaşamım yok. Ya ben böyle gezinirken o iki saatlik çıtıra olanlar olursa ? Kendini çok çabuk kaptırıyorsun, X. " Bahanelerimle kendimi de avutma çabalarındaydım. Ellerimle masmavi gözlerimden taşıp, yanağımda süzülen yaşları siliyordum. Sanırım ilk defa görünrüğüm masumiyeti yaşıyordum. Neden ilkleri D'Arcy'yle yaşıyorum ki?! | |
| | | D'arcy Xenia McBriant Kehanet Profesörü
Belirgin Özellikleri : Belirsizlik *-* Nerden : Aslında ben burda yokum - bu fizik Mesaj Sayısı : 136 Kayıt tarihi : 06/09/10 Galleon : 94
| Konu: Geri: L o v e and D e a t h † Çarş. Eyl. 08, 2010 3:53 am | |
| Söylediklerinde son derece karalı görünüyordu D'arcy. Düşüncelerini dökmüştü Persephone'a. Bunu herzaman yapıyordu. Düşüncelerini düşüncesiz bir biçimde döktüğü tek kişi oynu hayatında. Umursamaz tavırları vardı hep ama bu sefer gözleri dolmuştu. umursamaz tavrı gidip yerine fiziğiyle uyumlu kişilik gelmişti sanki. Yada asıl Persephone buydu. Yüzünü hafif bir şekilde buruştursada güzelliğinden ödün vermiyordu hiçbirzaman. Etrafta izleyen insanlar vardı onlar. Ne düşünmüşlerdi ki onlar hakkında. El ele tutuşmuş bi çift, ağlayan bi adam ve ona bakan bir kadın... Güzel tablo ha? D'arcy elini tutuyordu hala Persephone'un ama o ellerini birden geri çekti saçlarını çantasından çıkardığı tokayla bağlarken konuşmaya başladı.
- Anlamıyorsun değil mi?! Sana ait olamam diyorum. Ne derece sürtük olduğumun hala farkında değilsin sanki!
Persophone gayet ciddi ve kendinden emin konuşmuştu ama yinede gözlerinden okunuyordu bunları söylemek istemediği. Bunları yaşamamış olmayı istiyordu belkide. Ama hayat önümüze herzaman iyi şeyler koymuyor. Kötü olaylarlada karşılaşıyoruz. En basidinden ölüm. Söylediklerinden pişman olduğu gözlerinden okunuyordu. Ne olur böyle deme P. diye geçiriyordu içinden D'arcy.Aklı ve kalbi oyun oynuyordu sanki ona. Birisi bırak onu derken diğeri bende izleri var diyordu. Birisi imkansız derken diğeri neden olmasın diyordu. Birisi yoluna devam et derken diğeri kaderin önüne sunduğu yemeği yemelisin diyordu. Gilgetler yaşıyordu D'arcy ve anlaşılan Persephone'da öyle. Ardından konuşmasına devam etti düşüncesiz bir tavırla.
" Hem... Ben her şeyi bıraktım ardımda. Haftada bir yer değiştiriyorum, şehirler hatta ülkeler arası gezinip duruyorum.Yerleşik bir yaşamım yok. Ya ben böyle gezinirken o iki saatlik çıtıra olanlar olursa ? Kendini çok çabuk kaptırıyorsun, X."
Ağır konuşmuştu Persephone D'arcy'e göre. İki saat olması ona karşı bazı duygular beslemesine engel mi olmalıydı. Hiçbir zaman ilk görüşte aşk yokmuydu yani? D'arcy anlam veremediği bakışlarıyla bakıyordu Persephone'un yüzüne. Haline gülmek istiyordu. P. ikilem yaşıyorsun farkındasın değil mi demek istiyordu. O sırada Persephone'un yanaklarından aşağı süzelen yaşı gördü. Duyguları ve söyledikleri birbirini anlatmıyordu. D'arcy biliyordu hala seviyor Persephone ama kendine bunu yediremiyordu. Onunla tekrar beraber olmayı kendine ve D'arcy'e yakıştırmıyordu. Kendine göre sürtüktü ama gözlaşları bunun tersini söylüyordu. Gözlerinden akan yaşları siliyordu. D'arcy elini Persephone'un yanaklarına uzattı ve yaşı silerek onuşmaya başladı.
"Farkındasın değil mi P. Dediklerin ve duyguların birbirini yansıtmıyor. Kalbin evet derken dilinden dökülen kelimeler hayır oluyor. Neden acı çektiriyorsun kendine. Hayat acı çekmek için kısa P. Akışına bırak sadece." | |
| | | Persephone Eliza Ogden Gezgin
Belirgin Özellikleri : Soğuk tavırları Mesaj Sayısı : 163 Kayıt tarihi : 07/09/10 Galleon : 65
| Konu: Geri: L o v e and D e a t h † C.tesi Eyl. 11, 2010 10:30 pm | |
| Gözyaşlarımı silmek için uzanan o eli, bir cesaret ile tutmuştum...
" Peki. Peki, bu elleri hiç bir zaman bırakmayacağına yemin ediyor musun? " titrek ve ürkek bir sesle çıkan sözlerimde samimiyet ve inanç vardı umutla birlikte. Gözlerine kilitlendim D'Arcy'nin. Baktım, sadece baktım göz bebeklerine odaklanıp. Yeşile kaçan gözlerinin parlaklığı mıydı beni etkileyen yoksa parlaklığı mıydı bilmiyordum. Fakat hani filmlerde olur ya, Elvis'in söylediği "Only you" şarkısı ile birlikte sadece kalbinizin ait olduğu kişiyi görürsünüz koskoca dünyada. Aynen o sahneyi yaşadığımı hissedebiliyordum. Çok nadir olurdu bana bu olay, yalnız kalmadığımı hissettiğim an. Ve D'Arcy bana bu anı yaşatabildiğine göre, doğru kişi o olabilirdi farklılıklara rağmen.
Ellerini bıraktığım sırada gözlerinde oluşan korkuyu görebilmiştim. Anlaşılan onu şaşırtacaktım şimdi yapacağım hareketle. Ayağa kalktım, gözlerindeki endişeye bir kez daha baktım içimden kahkahalar atarcasına ve yüzümde oluşan tatlı bir gülümemeyle o endişeyi yok etmeye çalıştım ruhunda. Sonrasında bir kaç adımda onun yanına geçtim ve oturdum. Şimdi sol yanımda duruyordu aşkım. Son kez daha baktım gözlerine ve elimi gezdirdim henüz yeni sakal çıkan pürüzlü cildinde. En son öğrencilik yıllarımda bu derece yakındım ona. Mutluydum, huzurluydum. Yanaklarını okşamayı bitirdikten sonra göğsüne koydum nazik bir şekilde başımı. Ve sağ elimi kalbinin hizasına götürdüğüm bedeninden kalp atışlarını dinlemeye çalıştım huzurlu bir şekilde. | |
| | | D'arcy Xenia McBriant Kehanet Profesörü
Belirgin Özellikleri : Belirsizlik *-* Nerden : Aslında ben burda yokum - bu fizik Mesaj Sayısı : 136 Kayıt tarihi : 06/09/10 Galleon : 94
| Konu: Geri: L o v e and D e a t h † Paz Eyl. 12, 2010 7:20 pm | |
| O sıcacık teninde süzülen gözyaşlarını silmek için uzanmıştı elim ama beklenmedik bir şekilde ellerinin elime değdiğini hissettim. Tüm sıcaklığıyla dokunuyordu ellerime. Gözlerinden dökülen yaşların yüzünde oluşturduğu ıslaklık ve pencereden giren ışık; parlatıyordu. O mavi gözleri büyümüşti be gözlerimin içine bakıyordu. işte o anda kalbini gördüm. Gerçekten gördüm. Korunmasız bir biçimdeydi şu an. Evet tamamen korunmasız. D'arcy bunları düşünürken Persephone'un konuşmak istediği her halinden belliydi ve ağzından şu kelime topluluğu döküldü sadece.
" Peki. Peki, bu elleri hiç bir zaman bırakmayacağına yemin ediyor musun? " titrek ve ürkek bir sesle...
D'arcy şaşkınlıkla bakıyordu yüzüne Persephone'un. Gerçekten savunmasız. Artık bir ilişkinin başlaması için kıvılcık ateşlenmişti. Gerisi onlara kalmıştı. Ya bu ateşi koruyup büyütecekler yada dışarıdan cama vuran haşin yağmura bırakıp öndürecekler. O sırada Persephone D'arcy'nin ellerini bıraktı. Hayır hayır bırakma, ne olur bırakma... Perseohone şu an hah hemen inanıyorsun X. dese yeriydi. Ayağa kalktığını görünce D'arcy'nin yüzünde oluşan anlamsız ifade büyümüştü. Yoksa Persophne gidecek mi? Yüzünde oluşan tebessüm çok içten görünüyordu D'arcy'ye. Sıcak ve içten... Persophone birkaç adımla D'arcy'nin yanına gelip oturmuştu. Gözlerine bakıyordu ve elleriyle D'arcy'nin yüzünü okşuyordu Persephone. Mutlu gibi duruyordu ama D'arcy'nin mutluluğu yanında bu hiçti. Başını göğsüne yasladı ve elini D'arcy'nin kalp hizzesına getirdi ve o şekilde beklemeye başladı. İşte bir aşk... AŞK bu...
"O elleri birdaha hiç bırakmayacağıma söz veriyorum P." dedi ve elini kalbinin üstünde olan Persephone'un elinin üzerine yerleştirdi. | |
| | | | L o v e and D e a t h † | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|