Piertotum Locomotor | Hogwarts Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 T A L K I N G

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Lexie Devereux
V. Sınıf Slytherin
V. Sınıf Slytherin
Lexie Devereux


Nerden : Lyon.
Mesaj Sayısı : 122
Kayıt tarihi : 06/09/10
Galleon : 33

T A L K I N G Empty
MesajKonu: T A L K I N G   T A L K I N G EmptyÇarş. Eyl. 15, 2010 1:36 am

T A L K I N G 15efx1e X T A L K I N G Judithbedard1

Karakterler: Lexie Devereux – Freja Lynxie
Kurgu: Lexie buluşmak ister, gözlerinde muzip pırıltılarla Freja’nın gelmesini beklerken kızı sinir edip etmeyeceğini düşünür. Arkadaşının yalnız olması iyi bir şey değildir ona göre. Tamam, kendisi de yalnız ama istediği anda çıkabileceği çocuklar da var. Lex’in açacağı bu konu Freja’yı nasıl etkileyecek?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Lexie Devereux
V. Sınıf Slytherin
V. Sınıf Slytherin
Lexie Devereux


Nerden : Lyon.
Mesaj Sayısı : 122
Kayıt tarihi : 06/09/10
Galleon : 33

T A L K I N G Empty
MesajKonu: Geri: T A L K I N G   T A L K I N G EmptyÇarş. Eyl. 15, 2010 3:27 am

Bazı insanlar erken kalkmayı sevmez, bazıları beklemeyi, kimileri gürültüyü, bazıları yalnızlığı… Çikolata kahvesi koltuklarda oturan kızın en sevmediği şey ise kahvesiz bir sabahtı. Eğer istediği tatta bir kahve içemezse tüm günü kötü ve sinirli geçerdi. Son zamanlarda nadiren oluyordu bu durum ama okul başladığında haftanın çoğu gününü bu şekilde geçirecekti. Şüphesi olan? Ben de öyle düşünmüştüm. Her neyse, birkaç gün önce kızıl saçlı kıza buluşalım falan diye anlaşmışlardı ve kesinlikle bugün için heyecanlanıyordu genç kız. Sırf geç kalmamak için fazlasıyla erken kalkmıştı ve her şeyini dün geceden hazırlamıştı. Freja’nın beklemekten hoşlanmayacağını biliyordu. Yatağından kalktığında ilk işi siyah dar pantolonunu üzerine geçirmek ve desenli bir beyaz t-shirt geçirip çantasını eline aldı ve kendini kapıdan dışarı attı. Kapıdan dışarı çıktığı anda farklı bir yerlerde olduğunu hissedebiliyordu. Tatilin çoğunu Fransa'da geçirdiği için muggleların yanında dikkatli davranmaya, büyü yapmamaya alışmıştı ve havada bile büyü kokusu alabildiğiniz bu yeri o kadar çok özlemişti ki. Mugglelardan nefret etmezdi, ama onları bayılmazdı da. Nedeni oldukça basitti; mugglelar zayıftı, büyü yapamayan biri ne kadar güçlü olabilirdi ki zaten? Kafeye geldiğinde önce etrafına bakındı, Freja’yı görmediğinde derin bir nefes aldı ve dışarıdaki koltuklardan birine attı kendini. Güneş ışınlarını kızın mavi gözlerine gelşiyordu ve kahvarengi-sarı saçları parıl parıldı. Kocaman çantanın içinde güneş gözlüklerini aramaya başladı, bavul gibi bir çanta almaması gerektiğini biliyordu, ve aslında büyü yapabilirdi ama büyüsüz bir şeyler yapmaya alışmıştı kısacık üç ayda. Üç boyunca Freja'yı da görememişti ve en çok kızı sinirlendirmeyi falan özlemişti. Bu gün Freja’nın sevgilisi olmayan kız olmaktan çıkması için elinden gelen her şeyi yapacaktı. Gerekirse tüm Sly ve Rav erkeklerini sayacak, kendilerinden büyük ve küçük olanları da bu sıralamaya katacaktı elbette. Garsona kahve siparişini verdikten sonra çantasından çizim defterini ve kara kalemini çıkardı. Çizimlerine bakmaya başladı, çoğu Blizzard'ın verdiği pozlardı ve Rai'nin de resimleri vardı içinde. İki 'sevgili' oldukları konusunda şüphe olmayan bu beyaz kediler görüp görebileceğiniz en tatlı varlıklardı. Boş bir sayfayı açtı ve aklına gelen herhangi bir şeyti çizmeye başladı. Eli kağıdın üzerinde öylesine geziniyordu. Ne çizdiğinin farkında bile değildi açıkçası. Tamamen konsantre olmuştu ve kahvesini getiren garsonun bile farkına varmadı. Başını kağıdın üzerinden kaldırmasının tek sebebi oldukça tanıdık olan ayak sesleriydi. Gülümsedi. Freja'nın kızıl saçlarını görmesi yeterince açıklayıcıydı onun için. “Selam Freja.”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Freja Lynxie
V. Sınıf Ravenclaw
V. Sınıf Ravenclaw
Freja Lynxie


Mesaj Sayısı : 64
Kayıt tarihi : 13/09/10
Galleon : 2

T A L K I N G Empty
MesajKonu: Geri: T A L K I N G   T A L K I N G EmptyPerş. Eyl. 16, 2010 6:24 pm

Yapacak bir şeyi ve bir amacı kalmayınca insan kendini gökyüzüne görünmez bir iple bağlanmış, belirli bölgeler arasında uçarak gidip geliyor gibi hisseder ya; Freja tam anlamıyla öyleydi. Aslında, yapması gerekenler, yani sorumlulukları olmayan kişinin kendini daha özgür hissetmesi gerekirken, iş teoriden pratiğe geçince değişiyordu. Boş boş oturupi ufak bir kutunun içinde duvarlara çarpmadan uçma çabası kimseyi mutlu etmez. Kısacası amaçlar özgürleştirir insanı. Bu hipoteze göre de havuç kafalı kız bileğindeki prangalarla daha çok sürünecekti. Yataktan zar zor kalktığı ve daha ayılamadığı için mi yoksa gerçekten bileğine bağlı zincirlerin ağrılığı yüzünden mi bilinmez; giyeceklerini almaya sürünerek gitti. Gitti dediğim üç metreden daha fazla olmayan bir mesafeyi yürüdü. Sanki kilometrelerce yürümüş gibi yorgundu buna rağmen. Dolabın kapağının açmasıyla beyninin kafasının içinde turlamaya başlaması bir oldu. Gözlerini kapatıp dolap kapağının tepesni tuttu. Yaklaşık 'onaltı' saattir yataktan kalmayınca böyle olurdu işte. Başının delicesine dönmesi ona düşüşe geçtiğini anımsatıyordu. Günlerini ve onların peşinden sürüklediği haftalarını hiç yaparak geçirmiş; tüm parıltısını kaybetmişti. Kendine gelince giyeceklerini bakmadan çıkardı dolaptan. Şuan ne üstüne geçireceği şeyler, ne saçlarının dağınıklığı ne de çökmüş suratı onu ilgilendiriyordu. Tek derdi yapacak bir şeyler bulmaktı. Okul başladığında bu açlığı bastırılacaktı belli ki ama...
Lex'le ne zaman olduğunu hatırlamadağı bi' zamanda buluşmak için sözleşmişlerdi. Belki de, Freja bunları rüyasında görmüş; boşu boşuna ininden çıkıyordu. Kim bilir? Hem Lexie adet edindiği gibi geç kalacağından, buluşma yerine gittiğinde rüyalar aleminde yaşadığı görüp derin bir üzüntüye boğulacaktı. Küçük ama temiz pansiyonun pis ve küçük odasından çıkıp merdivenleri inmeye başladı. Aynaya bir kez bile bakmak aklından geçmemişti. Merdivenleri tamamladığında karşısında çıkan kalın işlemeli, pansiyo sahibinin aile yadigarı olduğunu söylediği aynada birini gördü. Pasaklı ve mutsuz bir kız bakıyordu ona ve aynı Freja'nınkiler gibi saçları ve her zaman derinden ve biraz da korkutucu bakan mavi gözleri vardı. Biraz dağınık görünse de giydiği lacivert kot pantolon ve ona iki beden byük gelen mavi tişörtüyle hoş görünüyordu. Sanki sırf birazcık tarz görünmek için yapmıştı bunları. Başını sallayarak spor ayakkabılarının çıkardığı gıcırtılarla birlikte çıktıb ahşap binadan. Resepsiyonda duran yaşlı kadının güzel sözlerle onu uğulayışını duymadı bile. Kafeye geldiğinde bir fiske atsan yamulacak gibi duran hassas görünümlü arkadaşını bir sandalyenin tepesinde, masaya koyduğu defterine yine bir şeyler karalamakla meşguldü. Bir an kafadını kaldırdı ve gülümsedi. Lex buradaydı işte. Rüya falan görmemişti. Tabii görmüştü de randevuları bir hayal değildi sadece.
"Selam Freja." Freja ise sadece gülümsemekle yetindi. Dudakları kıvrılıp, yüzü sevimleleşince oturdu sandalyeye. Lex'in kahvesinden bir yudum aldıktan sonra ona "kendine başka bir tane al" bakışını fırlattı. "Anlat hadi. Gözlerinde oluşan şeyi gördüm." Huysuz tavırlarına rağmen engel olamadığı mutluluk dalgasıyla karşı karşıya kalmıştı. İçinden küçük bir çocuk gibi ayağa fırlayıp, ellerini çırparak zıplamak geliyordu. Bu isteğini bastırabilmiş olsa da; yüzünde oluşan aptal sırıtışı bastırmakta zorlanıyordu
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
T A L K I N G
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Piertotum Locomotor | Hogwarts Rpg :: Büyü Dünyası :: Knocturn Yolu :: Chocolate&Blood-
Buraya geçin: